22 Ocak 2009 Perşembe

SANA DAİR

Güneş’te Ay’da aradığım “sen’’sin
Şu güğsümdeki kafeste “sen”
O kafesin içinde aldığım nefes “sen”sin
Attığım adım “sen”
Biricik yadım “sen”sin
Batıp giden şeyleri sevmeyişim “sen”
Her söyleyişine gülmeyişim “sen”sin
Yaseminlerin,güllerin,erguvanların kokusunda bulduğum “sen”sin
Züleyha’ya bile yazılsa yazgım,
Yusuf’un gözleriyle baktığım “sen”sin
Ebabillerin altındaki taşlar “sen”sin
Uhut’ta düşen başlar “sen”sin
Ebrehe’nin yıkmak için koştuğu “sen”sin
Kurtulmak için kaçtığı “sen”sin
Şeytanın isyanı senin uğruna
Adem’in gözyaşlarına hayat olan isim “sen”sin
Ey Rahman’ın medarı rahmeti!
Ey şu koca kainatın kameti!
Gönlümün cehennemleri beni Nemrud ‘a bile satsa
İbrahim’i duruşum “sen”sin
Güllerin yanmadı ateşlerde aradığım “sen”
Yüreğimdeki savaşlarda kendimden bile koruduğum “sen”sin
Beni ateşlere yar eden “sen”
Hayallerimi “sen”den gayrısına ağyar eden “sen”sin
Yüreğimdeki ışıklar yıldız
Her biri bin yıllık hançerdir onlar
Ve avuçlarımda,hayalimden geriye kalanlar…
Her bir parçamda ağlayan “sen”sin
Baktığım “sen”
Gördüğüm “sen”sin
Ne kainat var şimdi
Ne de ben
“Sen”i çıkarsam kendimden
Geriye sadece yokluk kalır
Yokluk ben,varlığım “sen”sin

Hiç yorum yok: